Satılık Hayal Var!
Yukarıda ki başlığı, önümüzde ki yıllarda, farklı varyasyon, format veya stillerde görüp duymanız muhtemeldir. Ne demek satılık hayal var?
Hayal kurma kabiliyetimiz elimizden alındı desem, bana nasıl karşılık verirsiniz?
-Ne olmuş büyük adam olamadıysak? Hayallerimizi satmadık ya…
Siz Erdal Tosun değilsiniz, bende kandırabileceğiniz ufaklık değilim. Çevrenizdeki insanları biraz dinleyebiliyorsanız veya en önemlisi kendinizi dinleyebiliyorsanız; hayalleriniz, hayal dünyanız ne durumda? Kurabiliyor musunuz?
Zengin olmayı hayal edersiniz değil mi? Herkes ister zengin olmayı, kimisi bir holding başkanı olup ego tatmin etmeyi, kimisi bir fabrikatör olup insanlardan minnet beklemeyi, kimisi tarikat liderliğinden zengin olup elinde oy potansiyeli bulundurmayı, kimisi de insanlar için daha güzel bir yaşam standardı oluşturmak için zenginliği ister. Peki nasıl istersiniz bu zenginliği? Borsa’ya ümit bağlayıp, kısa zamanda büyük kar tutturmakla, sanal para olarak bilinen coinlerden bir gecede milyarder olmayı beklemekle ya da en güzel yöntem, komisyonculukla. Hangisi en çok tercih edilen. Ne kadar üzücü değil mi? Benim akranlarım şu an bu zenginlik hayallerine sahip…
Karizmatik bir güce sahip olmak da herkesin bir hayalidir. Bunu neyi aracı tutarak hayal ediyorsunuz? Polat Alemdar, Süleyman Şah Oğlu Ertuğrul, Peaky Blinders… Hangisi? Tüm insanların sizin doğrularınıza karşı olup, sizin bunlara racon keserek ve sonunda halk kahramanı olarak birden parlamanız… Ne güzel hayaller değil mi? Kurgulanmış, veya güne göre uyarlanıp canlandırılmış ve sahte prensipli insanlar satın aldılar sizin hayallerinizi. Tek bir sözünüze insanlar sorgulamadan itimat edecek, sizi baş tacı bilip pohpohlayacak, etrafınızda birkaç şakşakçı olacak, size yalakalık yapacak, size de lider diyecekler. Böyle olan insanlar evet varlar ancak hepsinin bir numarası var. Kimisi parası ile, kimisi makamı ile, kimisi bir şeyleri sömürge haline almıştır bunun sayesinde pirim yapar. Bu saydıklarımla sizin hayalinizi satın alır farkına varamazsınız. Bu satılan hayaller yüzünden insanların mutluluğu, cüzdanlarına, koltuklarına sıkıştı kaldı. Mühendislik okuyan bir genç artık yapılmayan bir şeyi hayal edemiyor. Düşünün günümüzde ki müteahhitleri, kaç tanesi çalıştırdığı, maaşını verdiği, patronu olduğu bir mühendisi karşısına tam manasıyla muhatap olarak oturtur? Yalnızca zorunluluğu vardır, üç beş kuruş da maaş verir, maaşını kendisinin verdiğini de defalarca ima ederek susturur o mühendisi. Umurunda olur mu yani o mühendisin yaptığı hesaplamalar, analizler, kurduğu hayaller? Yıllardır bu işi yapıyoruz derler, sadece çizebiliyorsa proje çizsin, şantiyede biraz iş takibi yapsın, gerisi teferruat…
Bu yüzden bu gün insanlar, coinlerden, borsadan, kısa yoldan zengin olma hayali ile yatıp kalkıyor. Bu yüzden insanlar o müteahhit olup, parası veya varsa başka gücü sayesinde, kendi doğrularını empoze etmek istiyor. Buna üzülmemek elde değil.
Hayal kurun lütfen. Gerçeğe dayalı hayaller kurun. Zengin olmaksa hayaliniz önce çalışmayı, onu hak edebilecek kadar çalışmayı hayal edin. Yatırım yapacaksanız önce kendinize yatırım yapın. Karizmatik bir güç hayal ediyorsanız, altınızda bulunan insanları düşünmeyi, empati yapmayı hayal edin önce. Ruhunuzu besleyin, gerek kitap okuyarak, gerek spor yaparak gerekse dost biriktirerek. Zenginlik ancak o zaman, güç ancak o zaman size haz verir. Yoksa piyangadon alırsınız büyük ilkramiyeyi, ne yapacağınızı bilemeden, iki yıl sonra bir bakarsınız simit satarsınız. Bu haberlere denk gelmişsinizdir; adam kazanır büyük ikramiyeyi, yıllar sonra elde avuçta bir şey yok, saf salak kalır ortada. Belli bu adamın durumu. Anadolu tabiriyle ve özür dileyerek, alışmadık kalçada don durmaz. Bir hayal kurun, yıldızları hedef alın, ancak yolu da hayal edin, bedavadan bir yerlere gelmek istemi yedi bitirdi bu ülkeyi. Bedavadan zengin olanlar, doymadılar çaldılar. Bedavadan makama gelenler doymadılar, insanları sömürdüler. Bu bedavacılar yüzünden, her gece birileri görevden alınıyor, içeri giriyor, senin benim hayatımızla oynuyor. Bunlar bizim hayallerimizi satın alanlar. Hayal dahi kurdurmuyorlar insana. Bu tarz düşüncelerden sonra genel olarak düştüğümüz çukurda bellidir. “Nereden başlayayım?” çukuru. Hayal aşaması bittiyse bir zahmet eyleme geçerek. Araştırmamız lazım, bilmemiz lazım, görmemiz lazım, okumamız lazım, gezmemiz lazım, artık ayağa kalkmamız lazım. İsyan için değil, güç gösterisi için hiç değil. Yukarıda bahsettiğim, -üç beş de olsa- insanların yaşam standartlarını yükseltmek için.
Eski bir Afrika atasözü şöyle der; Güneş diz çökenlerden önce, ayakta duranların üzerine doğar. Güneş ilk önce bize doğsun.
