Gerçek Sanatkar
Bir ressamın gördüğünü çizmesi, bir müzisyenin duyduğunu söylemesi, bir taklitçinin herkesi taklit edebilmesi ne kadar büyük yetenek. Hepimiz bu yetenekli insanlara bayılırak imreniriz. Onlar gibi bir sanatçı olmak kimin hayali değildi ki? Bu adamlar yeteneklerini sanat ile harmanlayıp ortaya görülmeye, duyulmaya ve analaşılmaya değer, tabir caizse bir ürün çıkartırlar. Geçersiniz müzede ki o meşhur tabloların karşısına, bu işten anladığını iddia eden kişilerin söylediklerini ararsınız. Ne yazık ki bende sizler gibi bu çalışmalarda bulunup ancak her seferinde de aradığımı bulamadım. Bu utanılacak bir durum olmamasına rağmen onların fikrine katılır gibi yaptığımız da çok olmuştur.
-Evet evet kesinlikle size katılıyorum van gogh burada adalette ki bozukluğu anlatmak istemiş.
Tam olarak nerede mesela, hangi fırça darbesinde, hangi noktada? Ben bunları göremiyorum, tabi ki bundan da gurur duyacak değilim bunları da görmeyi isterdim. Dikkatinizi çekiyorum “bunları da” dedim. Da eki bazı şeyleri görebildiğimi ancak onu göremediğimi ifade ediyor.
Beethoven un bilmem kaçıncı senfonisi, dünyayı ayağa kaldırmış. Dinginleştirici bir müzik tarzı klasik müzik. Evet bende dinliyorum. Ama kapitalizme olan isyanı duyamıyorum. Aynı soruyu bu isyanı duyanlara da sormak isterim.
-tam olarak hangi notada, kaçıncı saniyede duydunuz? Ben kaçırdım mı noldu?
Duyanların bana kızmaya hakkı yok. Nitekim her müzik aynı olmadığı gibi her insanda aynı olmuyor. Teknik olarak Bethoven da 10-11 nota ile müzik yapıyor, Neşet baba da, Ankaralı Namık da. Ama ortaya çıkanlar çok farklı. Her insanda göz de var, kulak da var, beyin de kalp de. Müzik gibi insanlar da farklı. Bende sanat ruhlu kardeşlerimin gördüğü göz yok maalesef. Onlar elma ben armutum. Yani beni kalkıp elmayla kıyaslamayın. Ben insanların göz yaşlarını, kahkahalarını, nefretlerini görüyorum.
Ben insanların acılarını, mutluluklarını, duyarlarını duyuyorum. Ben insanı dinlemeyi, duymayı,
görmeyi seviyorum. Üniversite yıllarımda tanıştığım bir akademisyen ile hemen hemen her gün muhabbet ederdik. Sağ olsun yakıtımız haline gelen çayımızı eksik etmezdi. İsmail abinin söylemesi üzerine çay söyleyen adamın kötü olma ihtimali yoktur. O günler bir taraftan da yarı zamanlı olacak şekilde deli gibi iş arıyorum. Lokantalara cafelere iş görüşmek için koşturup sanki mimar alacaklarmış gibi cw bile bırakırdım. Bu akademisyen adam dinlemeyi çok iyi bilirdi. Kendi ahlakını aşılama kabiliyeti vardı ki karşısına oturanı mütevaziliğe iterdi resmen. Bnede bu aşıya istinaden Mahcup hale düşmemek için derdim sıkıntım varsa hep tebessüm ederek sanki rahatmış gibi anlatırdım. Adam dinlemeyi kendine hobi edinmiş. Öyle ki Niyetinizi ses tonunuzdan anlayabilecek ve sizi keşfedecek bir kabiliyeti var. Bu nadir Adam iş aradığımı duyunca yardımcı olmak istedi. Nitekim olumsuz olsalar bile Beraber iş görüşmelerine bile gittik. Bir gün o çok matrah olduğu zannedilen okuldan çıktıktan sonra oda arkaşlarımla beraber yurda geçtik. Masraf olmasın diye öğlen yemek yemeyen biz akıllılar grubu okuldan gelir gelmez yemeğe geçerdik. O sırada bahsettiğim orta yaşlarda olmasına rağmen bana ve benim akranlarıma yol arkadaşlığı yapan, hafif kır saçlı gözlerinin içi gülen adam aradı beni.
-Alo selam aleyküm paşam müsait misin?
-müsaitim hocam buyurun.
-Paşam bir arkadaşım aradı, bir öğrenciye bağış yapmak istediğini söyledi. Benden bir öğrenci
söylememi rica etti. Benim de aklıma sen geldin. Bana hesap numaranı atar mısın? Diye sordu. Bende takdir edersiniz ki bir mahcubiyet oldu fakat adam o kadar insancıl ki sizde ki her
durumu analayabilecek kadar insan. Üniversite yıllarımda biraz fazla sigara içmemden dolayı devletin bize tanımış olduğu bursu bile çekinerek alırdım. Bana eğitimim için verilen parayı sigaraya verince ister istemez vicdanım rahatsızlık duyuyordu. O yüzden bu teklifi de geri çevirmek istedim.
-hocam çok teşekkür ederim fakat benim şu an ihtiyacım yok, isterseniz başka birisini bulun siz.
-paşam ben seni söyledim değişiklik yaparsam hoş olmaz.
-tamam hocam gönderiyorum hesap bilgilerimi diyip kapadım telefonu.
Yarım saat sonra telefonuma para geldiğine dair bildirim geldi. Açıp baktım (miktarı önemli değil)
para gelmiş. Gönderenin adı sayıdı Kadir Yıldız yazıyordu. Merak ettim bana para gönderen bu kişiyi, acaba bu şehrin zenginlerinden biri mi yoksa hayır kurum sahibi filan mı? İnternet tarayıcısını açıp Kadir Yıldız yazdığımda beynimden vurulmuşa döndüm resmen. Arama motorunun en üstünde bulunan bir haber ve haberde aynen şu ifadeler yer alıyor.
"Aksaray’a şehit ateşi düştü. Suriye’nin İdlib kentinde, rejim güçlerinin saldırısında şehit olan
askerlerden Piyade Uzman çavuş Kadir Yıldız’ın acı haberi, memleketi Akasray da yaşayan ailesinden ağabeyi Barış Yıldız’ a verildi."
Bunu okuduğum an bu zamana kadar ki duyduğum mutluluğun hüznün acının kederin kat kat fazlasını yalnızca saniyeler içinde tarif edemeyeceğim bir hissiyat ile yaşadım. Benden yalnızca birkaç yaş büyük gencecik bir insan, benden çokça büyük bir akademisyen dostum ve ressamların çizdiklerini göremeyen, müzisyenlerin isyanını duyamayan ve bir elma olamayan ben.
Binlerce insan senin ve senin gibilerin edebiyatını çok yaptı Kadir abim. Sen Benim peşinden
gidemediğim hayallerimin vücut bulmuş halisin. Üstad diyor ya; Sizden yalnızca şu kadar şehit var diyip söylediler. Ne kolay söylediler. İnşallah şehadetin kabul olur.
Bu olaydan sonra bir başka dinlemeyi öğrendim ben insanları, bir başka gördüm herkesi bir başka anladım. Ne yaptın diye soracak olursanız da Allah bilir belki de hiç. Ben insanların göz yaşlarını, kahkahalarını, nefretlerini görüyorum. Ben insanların acılarını, mutluluklarını, duyarlarını duyuyorum. Ben insanı dinlemeyi, duymayı, görmeyi seviyorum. Benim için gerçek sanatkar o güler yüzlü akademisyendi. Bende öyle bir sanatçı olmak isterim. Bundan sonra şehir şehir gezip kültür kazanmak, müzik repertuarını genişletip her şeyi ile müziği bilmek ne kadar imrenilecek bir şey ki? Gördüğünü çizmek, duyduğunu müzik yapmak ne kadar büyük yetenek ki?
Hangi müzisyen hangi ressam hangi heykeltıraş kadir yıldız gibi iz bırakabilir ki bende?
Belki bir gün bir Kadir Yıldız olmakta bize düşer.
